1. Uluslararası Venedik Film Festivali’nde gösterilen “Hind Receb’in Sesi” filmi, izleyicileri derinden etkiledi. Gazze’de İsrail bombardımanında hayatını kaybeden 5 yaşındaki Filistinli kız çocuğunun gerçek hikayesini anlatan yapım, 23 dakika boyunca ayakta alkışlandı ve festival salonunu gözyaşlarına boğdu.
Gerçek Hikayeden Sinema Perdesine
Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın imzasını taştıyan film, Ocak 2024’te yaşanan trajik olayları merkeze alıyor. İsrail bombardımanında ailesiyle birlikte araçta mahsur kalan küçük Hind Receb’in Filistin Kızılayı ile gerçekleştirdiği son telefon konuşması, filmin ana omurgasını oluşturuyor.
Yapımda, gerçek ses kayıtları kullanılarak otantik bir atmosfer yaratılırken, dramatize edilmiş sahnelerle Kızılay ekibinin perspektifinden olaylar aktarılıyor. Bu yaklaşım, filmi hem belgesel hem de kurgu sinemanın güçlü yanlarını harmanlayan etkili bir yapıt haline getiriyor.
Trajik Olayların Ayrıntıları
Saldırı anında araçta bulunan Hind’in amcaları ve dört kuzeninin yaşamını yitirmesi, filmin en yürek burkucu bölümlerinden birini oluşturuyor. Enkazda tek başına hayatta kalan küçük kız, korku ve çaresizlik içinde saatlerce telefon hattında yardım çağrısı yapmış.
Ne yazık ki hem Hind hem de ona ulaşmaya çalışan sağlık ekipleri, İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucunda yaşamını yitirmiş. Bu gerçek, filmin en dramatik noktasını oluştururken, seyirciyi derin bir sessizliğe sürüklüyor.
Yönetmenin Duygusal Açıklaması
Kaouther Ben Hania, filmin prömiyerinin ardından yaptığı konuşmada duygusal anlar yaşadı. “Hind Rajab’ın sesini ilk duyduğumda, onun sözlerinden öte bir şey vardı. Bu ses, Gazze’nin yardım çağrısıydı. Ama kimse ona ulaşamadı” sözleriyle, projenin kendisi için taşıdığı anlam ve önemi vurguladı.
Yönetmen, Hind’in sesinin sadece bir çocuğun feryadı değil, aynı zamanda tüm Gazze’nin acısının simgesi olduğunu belirterek, filmin evrensel bir mesaj taşıdığını ifade etti.
Oyunculardan Güçlü Mesajlar
Filmin başrol oyuncularından Saja Kilani, yapımın sadece bir sinema eseri olmadığını vurgulayarak önemli açıklamalarda bulundu. “Bu bir film değil, gerçeğin kendisi. Hind Rajab’ın sesi, bizim savunmamıza ihtiyaç duymuyor. Bu hikaye sadece Hind’in değil, Gazze’de hayatını kaybeden 19 bin çocuğun sesi” ifadeleriyle filmin taşıdığı sorumluluğu dile getirdi.
Kilani’nin sözleri, yapımın sanatsal değerinin ötesinde toplumsal bir misyon üstlendiğini gösterirken, sinemanın toplumsal sorunlara dikkat çekme gücünü de ortaya koyuyor.
Hollywood’dan Güçlü Destek
Filmin yapım kadrosu, dünya sinemasının köklü isimlerinden oluşuyor. Brad Pitt, Jonathan Glazer, Alfonso Cuarón ve Joaquin Phoenix gibi ünlü isimler, projenin yürütücü yapımcılığını üstlenirken, Rooney Mara da filme destek veren Hollywood yıldızları arasında yer aldı.
Bu güçlü isim kadrosu, filmin uluslararası arenada daha geniş kitlelere ulaşması için önemli bir avantaj sağlıyor. Aynı zamanda projenin sanatsal kalitesi ve mesajının ciddiyeti konusunda da güçlü bir referans oluşturuyor.
Festival İzleyicilerinin Tepkisi
Venedik Film Festivali tarihinde nadiren görülen 23 dakikalık ayakta alkış, “Hind Receb’in Sesi” filminin ne denli güçlü bir etki yarattığının kanıtı oldu. İzleyiciler ve basın mensupları, gösterim boyunca ve sonrasında duygu dolu anlar yaşarken, salondan gözyaşları eksik olmadı.
Bu tepki, filmin sadece sinema sanatı açısından değil, insani değerler ve vicdani sorumluluk bağlamında da ne kadar önemli bir yapıt olduğunu gösteriyor. Festival atmosferinde yarattığı bu etki, filmin gelecekte alacağı ödüller konusunda da ümit veriyor.
